Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Ocak 2011 Pazartesi

PINAR SAĞ





Akort Dergisi Mart-Nisan /2008

PINAR ÖĞRETMENLE HALK MÜZİĞİ ÜZERİNE…
Türk Halk Müziği sanatçısı Pınar Sağ’ı, Tarkan ile yaptığı düetin de yer aldığı  “Türkü Söylemek Lazım” albümüyle tanımıştık... Aradan 4 yıl geçti ama Sağ, bu süre içinde hiç müzikten kopmadı. Konserlerinde türkülerini söylemeye devam etti… Geçtiğimiz aylarda çıkardığı “Kırmızı Gül”ün ardından Anadolu’nun değişik illerinde konserler veren Sağ, 16 yaşında başladığı öğretmenliği de halen ASM’de (Arif Sağ Müzik Merkezi) sürdürüyor. Halk müziği ustası Arif Sağ’ın bağlama virtüözü oğlu Tolga Sağ ile evli olan ve Turna ile Toprak adlarında ikizleri dünyaya gelen Pınar Sağ, müzik yaşamını, eğitmenliğini ve halk müziğini anlattı.
13 yaşından bu yana bağlama çalıyorsunuz. Erzurumlusunuz ve aileden gelen bir müzik geleneğiniz var. Anlatır mısınız? 13 yaşında annemin vasıtasıyla bu yola çıktım. Anadolu insanın hemen hemen hepsinin evinde bağlama asılıdır. Gözünü açtığında ilk tanıdığın enstrüman bağlama oluyor. Bağlamanın kültürel noktadaki sürecini ve önemini anladıktan sonra da çok daha kıymetli oluyor… Bağlama kursunu çok kısa bir süre de bitirip, arkasından 16 yaşında öğretmenliğe başladım. Öğretmenlik sürecim çok uzun oldu. Halk eğitim merkezlerinde, Pir Sultan Abdal derneklerinde,  elimden geldiğince gönüllü öğretmenlikler yaptım. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Temel Bilimleri kazandım. Ailemde bayan olarak müzikle uğraşan bir ben çıktım. Bu bir aşk meselesi… Hiçbir zaman kendimi popüler müziğe yakın hissetmedim. Okulum bittikten sonra “Türkü Söylemek Lazım” adlı albümüm çıktı. Ne kadar konservatuvar okusam da hayatımın en büyük okulu türkü evlerdir. Belki bu dönemde türkü evleri biçim değiştirdi, söylenmez ama bizim başladığımız dönemde gerçek türkü evleri vardı. İlk işimde çok acemiydim ama ekmeğini çok yedim. Sürekli konserlerim oldu. Hiç boş durmadım. Özellikle yurt dışı konserlerim oldu.
Eşiniz Tolga Sağ ile nasıl tanıştınız? Akrabalığımız var. Akraba olduğumuzu bilmiyorduk. İkimizin hayatında da kavak yelleri esiyordu ama hayat bizi bir şekilde bir araya getirdi. Yavuz Top’un kızı Ezgi’nin tanıştırmasıyla bir araya geldik. Arif hoca annemin dayısı oluyor. Tolga’yla tanışmamış olabilirim ama aileler birbirini çok iyi tanıyordu. Devamında evlendik. Turna ve Toprak dünyaya geldi. Onların doğumu da bana çok uğur getirdi.
İkinci ve son albümünüz “Kırmızı Gül”  nasıl çıktı ortaya? İkinci çalışmamda daha rahattım stüdyoda. Türkülerde Tolga’nın çok yardımı oldu. Ozan Emekçi, “Kırmızı Gül”ü önerdi. Derlemelerde var. Albüm çıktığından bu yana hemen hemen her hafta sonu konserlere gidiyorum. Sivas, Malatya, Tunceli, Batman, Karadeniz gibi pek çok Anadolu gezimiz oldu. Albümüm çok ulaştı mı, ulaşmadı mı o noktalarda değiliz. Yerine ulaştığını düşünüyorum.
Türk Halk müziği ve Türk Sanat Müziği icra eden yorumcuların yakındığı ortak konu promosyon aşamasında albümlerini yeteri kadar halka ulaştıramamak... Aynı fikirde misiniz? Toplumumuzun bir kültürü var. Bu kültürü dejenere etmenin yolu da türkülerle uğraşmak aslında… Baktığınız zaman çok şey yıkıldı gitti zaten. Bana yakışmayan bir duruşta kendimi sunma derdinde değilim. Kadın ve erkek düşünmeli, düşünerek çok şey yapabiliriz. Ben hangi programa gidip, bunu anlatabilirim? Medya’da çıkan sabah programlarından, öğle programlarına kadar kişiler düşünmemeye yöneltiliyor.
Bu durum müzik eğitimine nasıl yansıyor? ASM’nin (Arif Sağ Müzik Merkezi) müdürlüğünü yürütüyorum. Öğrencilerde azalma ciddi boyutta. İnsanlarda alım gücü çok düştü. Belki bağlama çalma isteği çok lüks kalabilir. Müdürlüğümün dışında solfej ve bağlama öğretmeniyim. Pek çok hevesli çocuklar geliyor ama öğrendiklerini nerede sunabilecekler? Türkü halkı kendi müziğinin hep farkındaydı. Bir Belkıs Akkale, bir Arif Sağ, bir Muhlis Akarsu, bir Ali Ekber Çiçek hep onların gönlünde en üst noktada… Yazılı ve görsel basında ne kadar az yer verirseniz, siz ancak yeni gelen gençliğe o noktada hükmedebiliyorsunuz. Önce aile, eğitim... Çocuklarımı anaokuluna yazdırdım. Okulun gönüllü annesiyim. Bağlamayı elime alıp, Aşık Veysel türküleri öğretiyorum. Halaylar çektiriyorum. Kendi başıma bir mücadele veriyorum. Keşke daha geniş bir yelpaze içine yayılsaydı. Tek koruyacağımız değerimiz kültürümüz... Bu kültür Türk Halk müziğinden geçiyor. İnsanlar, yüzyıllarca iyi ya da kötü duygularını müzikle belirtmişler. Türk Halk müziği bu açıdan büyük önem taşıyor. Çok güzel söylemenin dışında türkülere sadık olunması benim için çok daha önemlidir. Türkü de söylensin diye türkü söylenmesi bana mantıklı gelmiyor. ‘Yar’sa yardır, ‘kardaş’sa kardaştır. Şiveyle ya da içerikli oynandığında bana etik gelmiyor. Ama artık bilinçlenme evresindeyiz ve bu evrede halk müziğini koruyacağız.
“AMACIM, BU KÜLTÜRE SAHİP ZİHİNLER YETİŞTİREBİLMEK…”
ASM’de neler yapılıyor? İlk iki ay solfej dersleri veriliyor. Devamında da bağlamayla birlikte solfej devam ediyor. Burada koro çalışmaları yapıyoruz. Yılda bir kez kültür merkezlerinde öğrencilerimize konser verdiriyoruz. Çok iyi yetişen bağlama çalan gençler olsun istiyoruz. Bu kültürü birçok yozluktan uzak tutuyor. Uzun bir dönem öğrencilik yaptığım için karşı tarafın ne istediğini ve benimle ilgili ne düşünüldüğünü biliyorum.
Eşiniz Tolga Sağ, kayınpederiniz usta sanatçı Arif Sağ… Ne gibi müzik paylaşımlarınız oluyor? Tolga’yla aynı evde olduğumuz için onunla daha fazla oluyor. Aslında çok doğru yönlendiriyor ama kendime şöyle bir öz eleştiri yapabiliyorum. Müzik oluşumum süresince, ilk bağlamayı elime aldığım zamandan bugüne kadar halk müziğinin içinde olduğum gibi özgün müziğin içinde de çok fazla durdum. Tolga’nın müziğinin daha lirik olması doğal, çünkü özüyle o alanın içinde büyümüş. Yanında Muhlis Akarsu saz çalmış, Ali Ekber Çiçek gibi değerler bulunmuş… Sonuçta iki ayrı aile ve iki ailenin yetiştirme tarzı çok farklı. Ben daha fazla halk müziği ve özgün müzikle büyüdüğüm için, repertuvar için bunu da okusaydım falan diyorum. Üçüncü çalışmamda Zazaca okumak istiyorum.
Bundan sonra neler yapacaksınız? Üçüncü çalışmamı hazırlayacağım. Yeni denemeler yapmak istiyorum. Kendi eserlerimden okumak istiyorum. Konserlerim devam edecek. Benim öğretmen olarak çok önemli bir görevim var. Doğru zihinler yetiştirebilmek… Bu kültüre ve bu toprağa sahip zihinler yetiştirebilmek. Bu ülkenin zenginliği içinde; türkülerimizle, halaylarımızla, Orta Anadolu türkülerimizle, semahlarımızla, Ege Türkülerimizle insan yetiştirmek istiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder