Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Ocak 2011 Cumartesi

110-HAYKO CEPKİN




Akort Dergisi Kasım-Aralık /2005


ALTERNATİF MÜZİĞİN YENİ GÖZDELERİ

Rock müzik dünyasına gün geçtikçe yeni gruplar ve isimler  katılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda “Atomların Harika Dünyası” adlı albümüyle listelere giriş yapan “110” ile marjinal görüntüsüyle dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Hayko Cepkin de yeni yüzlerden bazıları...

110
Henüz çok yeni bir grup 110... 2003 yılında daha önce barlarda sahne alan Ozan Yılmaz ve Candan Tezel’in bir albüm planı yapmalarıyla kurulmuş. Daha sonra Serkan Aktaş, Mehmet Esemen ve Nedim Ruacan’ın aralarına katılmasıyla bugünkü halini almış. Albüm fikrinin oluşmasında bar programlarının kendilerini körelttiğini düşünmeleri ve yaptıkları bestelerin sayısının artması etkili olmuş. Gruba yönelttiğimiz ilk soru şu: Neden 110 ve “Atomların Harika Dünyası”? “Grubun ismi 2003 roxy müzik yarışması öncesi isim bulunamaması üzerine 118 konulmasıyla  başladı. Daha sonra arkadaşımız Serkan Taycan, 110 otobüs hattı numarasını önerdi. İki yaka arasında otobüsle seyahat edenler bilir 110 çok meşhurdur. Bize de sempatik geldi ve 110 koyduk. ‘Atomların Harika Dünyası’ ise tamamen rastgele seçilmiş bir isimdir. Albüm ismi bulamadığımız için internette yapılmış bir araştırma sonucu ulaştığımız bir başlıktı.”  EMI Müzik tarafından yayınlayan “Atomların Harika Dünyası” adlı  ilk albümleriyle müzik dünyasına giriş yapan  “110”, elektronik alt yapılarla müziğini zenginleştiriyor. 80’lerin elektronik / metal, 90’ların grunge müziğinden etkilenen grup üyelerinin ana ilham kaynağı rock müzik...Albümde yer alan parçaların söz, müzik ve düzenlemelerinde Candan Tezel ve Ozan Yılmaz imzası bulunuyor. Bestelerin yaratım sürecini şöyle açıklıyorlar: “Parçalar 2003 Şubat ayından beri yapılmaktaydı. O zaman sadece Candan ve Ozan vardık. Bir süre bu şekilde devam etti. Geceleri buluşup, aklımıza gelen fikirleri kaydettik. Birçok parçayı taslak halinde oluşturmuştuk o sıralar. Daha sonra gruba Serkan katıldı. Parçalarda bas partisyon eksiği baş göstermişti çünkü. Arkasından Mehmet ve Nedim katıldı. Şu anda davulda Turan Güçnar, basta ise Alper Kılıç ile devam ediyoruz.”
2004 Eylül ayına kadar 50 besteden 32 kayıt gerçekleştiren grup,  kayıt yaptığı parçalardan 10 tanesini seçerek plak firmalarını dolaşmaya başlamış. EMI’de bir toplantı ayarlanmasıyla albüm için ilk adımı atmışlar. 110 için her şeyden önce yaptıkları müzik, kendilerini ifade ediyor: “Müziğimiz öncelikle  bizi yansıtıyor. Müzikal duruşumuz ise, biraz geniş. Çok fazla müzik dinleyip birçok tarza yakın duruyoruz, yaptığımız müzikte bütün bunlardan etkileniyor. Ancak hepimizin en çok etkilendiği Rock Müzik, tüm soundun merkezinde yer almakta.” Albüm genel olarak yalnızlık ve ilişkiler üzerine kurulu. Şehirli olmanın getirdiği agresiflik parçalarda kolayca göze çarpıyor. Rock müziğin popüler müziğin öne geçmesine yönelik
110 şu yorumda bulunuyor: “ Çok gecikmiş bir yükseliş aslında bu. Yıllarca pop müzik haddinden fazla hüküm sürdü bu topraklarda. Zamanla da ticari kaygılara yenik düşerek yozlaştı. Yeni bir soluk geldi diyebiliriz bu aralar. Umarız pop müzikteki yozlaşmayı burada daha az yaşarız.” Albümleriyle ilgili olumlu tepkiler alan grup dinleyenlerin kendilerini başarılı bulduklarını söylüyor. Daha önceleri  barlarda sahne almalarına rağmen bar performansı artık çok sıcak gelmiyor onlara: “ Sürekli olarak bir yerde sahne almıyoruz, çok fazla da düşünmüyoruz böyle bir şeyi. Çünkü konser formatından çıkartıp bir bar grubu haline getiriyor bu olay sizi.” Yaz boyunca konserleri devam eden 110, geçtiğimiz aylarda düzenlenen Rock festivalinde dünyaca  ünlü gruplarla sahne alarak büyük bir heyecan yaşadıklarını ifade ediyorlar: “ Süper bir duyguydu, bizim için. O gün gerçekten çok heyecanlandık. Sonuçta gelen herkes sizinle aşağı yukarı aynı tarz dinliyor. Doğal olarak stres tavan yapıyor. Ama çok keyifli bir organizasyondu. Garbage da süperdi. Grup olarak ağzımız açık izledik.” İlk kliplerini “Bitti mi” adlı parçalarına çeken grup insanlardan gelen tepkiler yönünde diğer şarkılarını kliplendirecek.

HAYKO CEPKİN

Alternatif müzik camiasının yakından tanıdığı, sahne şovları ve klavyesi ile bulunduğu her performansta farklılığını ortaya koyan Hayko Cepkin, “Sakin Olmam Lazım” adını verdiği ilk solo albümüyle hayli iddialı... Yazı sevmediğinden albümün tanıtımı için kış aylarını bekleyen ve “Benimle birlikte yola çıkan dinleyici kitlesi Türkiye’nin en enteresan çekirdek kitlesi olacak” diyen Cepkin’in ismi Demir Demirkan, Aylin Aslım, Koray Candemir gibi isimlerle yaptığı çalışmalardan biliniyor. “Gözümü açtığımda sahneydim” diyen müzisyenin aslında müzikten önce gönlünde yatan aslan hep Tiyatroymuş. Ancak yaşadığı  sağlık sorunu  müziğe yönelmesinde etkili olmuş: “ Tiyatro oynamayı, başka hayatları sahnede oynamayı çok istiyordum. Gözüm sebebiyle bırakmak zorunda kaldım. Mim eksikliği oluyormuş. Neticede farketmedi tekrardan sahnedeyim. Bu kez de kendime yaptığım, ama başkalarının duygularını anlattığım bir oyun kaydettim kendime. Şu anda da onu oynamaktayım...” Ortaokul döneminde 9 yıl kilise korosunda yer aldıktan sonra Timur Selçuk Çağdaş Sanat Merkezi’nde şan ve solfej, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarında şan, Akademi İstanbul’da da piyona eğitimi alarak öğrenimi tamamlayan Cepkin, barlarda klavye çalmaya başlayarak, müzisyenlerin dikkatini çekmiş. Keşfedilmesini şöyle anlatıyor: “ Sene 96. O dönemler pek klavyeci yoktu ortalıkta. Hele ki benim gibi abuk sabuk çalanı hiç yoktu. Bu sebeple sanırım tercih sebebi oldum. Tip de arızalıydı. Çalması da acayipti. Dikkat çekmememe imkan yoktu. Tiyatroya kabul edilmeyen gözüm de müzisyenlik hayatımda nüfus kağıdım olmuştu.” İlk olarak Öztürk’le çalışmaya başlayan Cepkin, daha sonra çalışmalarına Ogün Şanlısoy, Aylin Aslım, Koray Candemir ve son olarak da Demir Demirkan’la devam etmiş. Albüm çıkarmasında en büyük etken müzik şirketi EMI’ın projesine  inanarak arkasında durması olmuş. Albüm yapmaya şöyle karar vermiş: “ Aslında pek kararlı gitmedim şirkete. Sadece demoyu verdim çıktım. Bana göre hazırdım ama benimle çalışacak insanların da bana hazır olmasını bekliyordum. Çünkü herkesin yaptığı kolay işlerden olmayacaktı benimki... Kararımın netleşmesindeki en büyük etken de zaten şirketimin gerçekten inanarak arkasında durması oldu.”  Albümün kayıtlarının oluşturulmasının da ilginç bir hikayesi var. Kendi evinde yaptığı kayıtlar, zaman zaman komşularıyla komik olaylar yaşamasına neden olmuş: “ Volümden yana problemlerimiz oldu. Bazen saatlerce aynı parçanın üzerinde çalışınca fenalar geçiriyorlardı. Vokalleri yapmakta bir o kadar zor oldu, çünkü ses izolasyonu olmadığı için her söylediğim anında apartmanda duyuluyordu. Bu sebeple de kıvamında söyledim şarkıları. Bir kısmını da bilgisayar masamın altında...”


KİMSEYE BENZETİLMEK İSTEMİYOR...
“Sakin Olmam Lazım”  sözünden, düzenlemelerine kadar tamamıyla Hayko Cepkin’in elinden çıkmış bir çalışma.  “ Bütün hayatım boyunca her şeyi tek başıma yaptığımdan ve bana göre başarıyla ayakta durduğumdan bu albümün de her şeyinin bana ait olmasını istedim. Neticede bu albümle her şeye sıfırdan yeniden başladım. Ve yine tek başıma yaşatacağıma eminim.”  Genel tema albüm kapağında yazdığı  gibi diyor. “ Sakin Olmam Lazım, Sakin Olman Lazım, Olması Lazım...” Kimilerine göre Hayko Cepkin, Türkiye’nin Marliyn Manson’u... Ama o bu benzetme benzetilme hikayelerinden pek hoşlanmıyor: “ Onun gibi olmak çok isterdim ama sadece bu görüntüyle olabilecek bir şey değil. Onun gibi mükemmel bir gırtlağa da sahip olmak lazım bence. Bu da şu an için onunla kendimi kıyaslayamayacağım kadar uzak bir yerde. Bu sebeple bu benzetme benzetilme hikayelerine biraz ara verilmeli bence. Zamanla tam olarak ne olduğumuz ortaya çıkacaktır. En doğru yorumlar, konserlerle insanlar ulaşabildikçe ortaya çıkacaktır.” Müziğini çok fazla his yüklü, anlayan için de çok kudretli olarak açıklayan Cepkin, “ Kışın gelmesiyle yağmur yağacak ve gerçek proje hayata geçecek diye umuyorum. Ama aldığım tepkiler, bana iddialı sözler söyletebilecek kadar da kuvvetli...” diyor...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder