Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Ocak 2011 Pazar

MURAT GÖĞEBAKAN


Akort Dergisi Eylül-Ekim/2009
MURAT GÖĞEBAKAN UYGUN İLİK BEKLİYOR
Anadolu rockının sevilen sesi Murat Göğebakan, yaklaşık 4 aydır yakalandığı kan kanseri (lösemi) ile mücadele ediyor.  Soğuk algınlığı şikayetiyle başvurduğu hastanede “akut lösemi” tanısı konulmasının ardından hemen tedavi süreci başlatılan sanatçı, kemik iliği nakli ile eski sağlığına kavuşmayı bekliyor. Gerçekleştirilen ilk incelemelerde ailesinden uygun ilik tespit edilemeyen Göğebakan için, ulusal ve uluslararası doku bankalarından kendi doku grubuna uygun kemik iliği aranıyor. Başlatılan işlemlerle kemik iliği taraması halen devam eden sanatçı, yaşadığı bu süreci sınav olarak değil, kendisine verilen bir ödül olarak nitelendiriyor. Murat Göğebakanla müzikten kopmadan tutunduğu yaşamını konuştuk…
Hastalığınızı öğrendiğinizde hissettiğiniz neydi? İlk duyduğumda demorilize oldum ve bir parça üzüntü yaşadım. Ama sonucunda hayatın bir döngüsü olduğunu düşündüm. Hayat bir şekilde beni bir yerlere götürecekti. Ne olacağının kararını ben değil, beni yaradan verecekti. Beni bu dünyaya gönderen yaratıcı, bütün bunlara sebebiyet vermişse bununda mutlaka bir gerçeği olmalıydı. Bende bu sefer daha rahat düşünmeye başladım. Allahtan gelen, başımla gözümün üstüne dedim. Üzüntü her zaman için vardı ama ben hasta olduğuma inanmıyorum. Kendimi hasta olarak görmüyorum. Yaşanması gereken bir an var ve bende o anı yaşıyorum diyorum. Başka bir şey olarak görmüyorum şuanda..
O anda öncelikle neyi düşündünüz? Oğlum, eşim ve sevdiğim insanlar… Neden olduğunu ve olabileceklerin en kötüsünü düşünüyorsunuz. Hastalığın isminin halk dilinde büyük olmasından dolayı, hakkında bir şey bilmediğinizde çok fazla tedirginlik yaşayabiliyorsunuz. Ama iki gün boyunca araştırdığımızda o kadar korkulacak bir şey olmadığını ve bunun kendi içerisinde 21 çeşidi olduğunu gördüm. Benimkisi en hafifi de değil ama en kötüsü de değil...
Yaşam felsefeniz nasıl bir değişime uğradı? Hümanist bir yapım var. İnsanlara elimden geldiğince yardım etmek için mücadele eden bir insan olduğum için, hayatımda çok fazla bir şeyi değiştirdi demek yanlış olur. Ama şu var ki, daha fazla yardım etmenin, daha doğrusu sebep olmanın, ‘daha neler yapabilirim’ hissine sahip oluyorsunuz. Bende bu düşüncedeyim.
Genetik olarak ailenizde rastlanmayan bir hastalığa yakalandınız. Bu durumda ‘neden ben’ diye bir sorgulama içine girdiniz mi? Hayır girmedim. Patolojik ve genetik raporlar temiz çıktı. Bir anlık ortaya çıkan bir şey. Akut bir hastalık benimki..
“HASTAHANEDE DEĞİL, GÖNÜL HANESİNDE BİR MİSAFİRİM…”
Bu süre içinde hayranlarınızla olan etkileşiminiz büyük moral olmuş olmalı sizin için… Haftada yaklaşık 100-150 mektup geliyor. Allah hepsinden razı olsun. İlk zamanlar inanılmaz derecede bir insan trafiği yaşandı. Telefonlar geliyor. Hayranlarımla bağımız güçlü bir şekilde devam ediyor.
Peki, sanatçı dostlarınız? İsim saymama gerek yok. %90’ı ziyaretime geldi, aradı. Gelemeyenlerle de; ya tanışmıyoruzdur ya da işinden dolayı gelememiştir. Hiçbir zaman önyargılı düşünmek istemiyorum ve düşünemem de zaten… Gelenlerden Allah razı olsun, gelmeyenlerde. Çok önemli değil benim için. Bu tarz günlerde inanılmaz şekilde dost arıyorsunuz. Böyle zamanlarda Allah kimsenin dostlarını eksik etmesin. Bu konuda kendimi çok şanslı hissedenlerden birisiyim.
Müzik çalışmalarınızla güç bulduğunuzu ve yeni besteler yaptığınızı duyduk. Hayat devam ediyor. Hem iyi, hem kötü devam etmeliyiz hayata. Ve benim içinde devam ediyor. Dışarıda veya burada olmanın benim için çok fazla bir ayrıntısı yok. Dışarıda da olsaydım; yine gitarımla çalışıyor, işlerimi yapıyor olacaktım. Değişen bir şey yok. 2010 Şubat ayı için hazırladığımız repertuar bu bağlamda bizim için daha güçlendi. Daha fazla haşır neşir olduk, iki dostum; yani, 2 gitarımla daha fazla bir araya geldik. Yazıyorum, çiziyorum. İnşallah ölmez sağ çıkarsak, 2010 Şubat ayına iyi bir repertuar hazırlamış olacağım. Eğer öyle bir şey olursa da benim adıma şarkıları en kötüsü oğlum çıkarır.
Doktorlarınız, kendinizi çok iyi motive ettiğinizi ve son derece pozitif olduğunuzu söylüyor. Siz nasıl hissediyorsunuz? Burayı bir hastane olarak değil, gönül hanesi olarak düşünüyorum. Hastalığımın başıma gelen sınav gibi değil, bir ödül olarak görüyorum. Benim için bir ödül ve bunu çok iyi kullanmam gerekiyor.
Böyle zamanlarda hayatın gerçekleriyle tamamıyla yüzleşiyoruz, öyle değil mi? Görmemiz gereken birçok şey var. Bir perde iniyor ve o perdenin arkasında kalıp kendimizi saklıyoruz. Aslında hayatın o olmadığı ve öbür tarafında olduğunu görmemiz gerekiyor. Gerçeği görmemiz gerekiyor. Allah-ü Teala, o perdeyi aralanman için bir şey gösteriyor. Ve aralayınca hayatın ne olduğunu görüyorsun. Daha sonrasında ‘yaşamış oldukların yalanmış, gerçek buymuş’ diyorsun. İşte bunu ödül olarak görebiliyorsanız, kazancınız o an itibariyle başlıyor. Hiçbir zaman kızmadım, sitem etmedim ve kırılmadım. Benim için ödüldür ve bu ödülü de Allah bana bahşetti. Bana “Ben Sana Aşık Oldum”,“Ay Yüzlüm”, “Yaralı” gibi birçok şarkıları yaşatan Cenab-ı Allah. Beraberinde bunları birçok sebebiyet vererek göstermişti. Bir takım şeyleri görmem için onları yaşattı bana... O nedenle benim için ödül… Allah izin verirse üzerime düşen her şeyi elimden geldiğince yerine getireceğim. 
Tamamıyla hastalığınızdan kurtulduğunuzda neler yapmak istiyorsunuz? Öncelikle repertuarı tamamlayacağız. Sanatçı dostlarımızla Memorial Hastanesinde  toplantılar yaparak, vakıf kurmak istiyoruz. Bu vakıfla faydalı çalışmalar yapmak istiyoruz.
Röportajımızın sonunda geçmiş olsun dileklerimizi yinelediğimiz Murat Göğebakan, söyleşimizi şu sözlerle noktaladı: “Hastaya geçmiş olsun denir, ben misafirim..İnşallah en kısa sürede görüşmek üzere..” Sanatçımıza acil şifalar diliyoruz…

Doktoru Hüseyin Saffet Beköz: “AKRABA DIŞI KEMİK İLİĞİ TARAMASI YAPILIYOR..”
Tedavisine Memorial hastanesinde devam edilen Murat Göğebakan’ın doktoru Hüseyin Saffet Beköz, Göğebakan için aranan kemik iliği için şu bilgileri verdi: “Doku grubu uygun kardeşi olsaydı, kemik iliği naklini tercih ederdik. Üç kardeşinin de kemik iliği incelemeleri yapıldı ve tam doku uygunluğu olan kardeşi olmadığını gördük.  Böyle bir durumda kemik iliği şansını zorlamak için ulusal ve uluslararası doku bankasından kendi doku grubuna uygun akraba dışı kemik iliği adayının var olup olmadığını kontrol etmek üzere işlemlerimizi başlattık ve bunlar şuan taranma aşamasında. Bunun sonuçlarını ilerleyen dönemlerde göreceğiz. Bulunduğu takdirde akraba dışı bir kemik iliği nakli gerçekleştirme şansımız ortaya çıkabilir ve bu durumda da kullanmayı tercih ederiz. Eğer böyle bir alternatifimiz olmadığı takdirde kemoterapilerle devam edilir. Birde kendi kemik iliğinin kök hücrelerini toplayarak yüksek doz kemoterapi sonrası kendine verdiğimiz otolog (kendinden kendine) kemik iliği nakli gerçekleştirilebilir.” Göğebakan’ın kendisini çok iyi motive eden biri olduğunu söyleyen Beköz, bu faktöründe tedavi için önemli olduğunu ifade ediyor: “Bu süreçte sanatına, üretime yoğunlaştı. İki gitarı her zaman yanında oluyor. Müzikle iç içe olması onun için bir avantaj ve moral faktörü. Müzik haricinde de kendisini iyi motive eden pozitif bir insan olduğu için ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Kendisini hasta olarak görmüyor ve bizde ona hasta olarak bakmıyor,  misafirimiz gibi görüyoruz. Tedavi sürecinde şimdiye kadar ciddi bir sıkıntı yaşamadık.  Moral motivasyonu yüksek olan bir kişinin tedavi süreci içerisinde yaşadığı hayat kalitesi ile kendisini bu destekten mahrum etmiş birisinin yaşam kalitesi açısından ciddi fark var. Murat Bey bu sebeple 1-0 önde gidiyor.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder