Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Ocak 2011 Pazar

MANGA



Akort Dergisi Temmuz- Ağustos /2009
MANGA ÇEŞİTLEMESİ DUYGU VE COŞKUYU BİRLEŞTİRİYOR
Ülkemiz rock akımında bir maNga gerçeği varsa, bu gerçeğin bazı grupları imrendirecek bir düzeyi olduğu tartışılmaz. maNga müziğinde tarz şudur demek olası değil. Ancak rock, rap ve elektronikle tasavvufun büyük bir ustalıkla kaynaştığını görüyoruz. Efekt ve kayıtlar ise üst düzeyde başarılı. Tereciye tere satılmaz ama günümüz yoksunluğunda usta müzisyenlerimizden, yüzü batıya dönük genç müzikseverlere dek maNga’ya kulak verilmeli. İşte gelen alkışlarla sunuyoruz. “Şehr-i Hüzün”ü mutlaka dinlemelisiniz.
İlk albümlerinin üzerinden geçen 4 yılı aşkın süre içinde, turneler nedeniyle değişik coğrafyalara açılan maNga, farklı kültürlerden insanlarla tanışarak kendisiyle daha barışık, daha samimi ve biraz da hüzünlü bir dönem içine girdi. Dünyaya bakış açış açıları değişen ve müzikal olarak dinledikleri de çeşitlenen grup daha güçlü bir soundun hissedildiği “Şehr-i Hüzün” adlı çalışmalarıyla sessizliğine son verdi. “Sürenin uzunluğu ya da kısalığından ziyade o sürede hayatımızdaki olan değişiklikler yarattı bu albümü. İlk albüme almadığımız şarkılar bile zamanla bizdeki değişikliğe ayak uydurarak son hallerini aldı. Şehir değişikliği zaten büyük bir değişimdi bizim için. Daha sonra birlikte yaşarken alışmaya başladığımız şehre, evlerimizi ayırarak ikinci bir alışma süreci geçirdik. Ve tabii bu sürecin en sonunda bize hoşgeldiniz diyen İstanbul hüznü albümün oluşumunu başlattı.” Genel tarzlarını korunmuş olsalar da rock, rap, elektronik, tasavvuf, türk halk ve türk sanat müziği tınıları hakim olmuş müziklerine.. “Anadolu’dan gelen bir grup olmanın bunda etkisi tartışılmaz. Bunun dışında küçüklüğümüzden beridir evimizde duyduğumuz seslerin bir bütünü bunlar. Bir yanda ney sesi varken, aynı anda Beatles plakları ile tanışıyor, bir yanda saz sesi duyarken aynı anda Duran Duran kasetleri ile karşılaşıyorduk…”  5 ayrı karakter ve 5 ayrı müzik zevki bir araya gelince müzik çeşitliliği olması kaçınılmaz hale geliyor: “Zaman zaman kimimiz ağırlıklı olarak jazz, kimimiz elektronik, kimimiz hiphop, kimimiz rock, kimimiz ise sadece Türk Sanat Müziği dinleyebiliyor. Tabii herkes kimin ne dinlediğinden haberdar olmayı seviyor. Sürekli birbirimize ne dinlediğimizden bahsettiğimizden bu kişiye göre ayrımlar da bu paylaşımlarla birlikte yer değiştirebiliyor.”
Doğu ve Batı soundlarının bir araya geldiği albümde; yalnızlık, ölüm gibi derin konulara vurgu yapıyorlar:“Boş verilecek şeyleri boşvermeye, boşverilemeyecek şeyler üzerinde ise ısrarla durmaya özen gösteriyoruz. Ölüm korkmamamız ama aklımızın bir köşesinde de hep olması gereken bir durum bizce.”Albümde Cartel grubundan Alper Aga ile ünlü piyanist Tuluğhan Uğurlu dikkat çeken müzisyenlerden… “Cartel 95’ten beridir hayranı olduğumuz bir grup. ‘Evdeki Ses’,  Karakan’ın en sevdiğimiz şarkısıydı ve grup kurulduğunda ilk yaptığımız cover’lardan bir tanesi olmuştu. Tuluyhan Uğurlu ise, yıllardır müziğine ve melodilerine aşina olduğumuz bir virtüözdü bizim için. Onu kimimiz ‘Go With God’ albümünden kimimiz ise İstanbul Kanatlarımın Altında Soundtrack’inden biliyor ve seviyordu. İlk turnemizin ardından Cartel ve Tuluyhan Uğurlu ile daha farklı çalışmalara yönelmek istiyoruz. Bu birlikteliği sadece albümle sınırlandırmamak istiyoruz. Bunları yavaş yavaş detaylandırıp hayata geçireceğiz.” Aynı zamanda “Şehr-i Hüzün” ile birlikte 6 yıllık müzik serüvenlerini bir DVD olarak hazırladı maNga... Grubun kuruluş yıllarından bugüne kadar olan hikayesi anlatılıyor. Geçen bu 6 yılın özeti ise, şu: “Ankara İstanbul arası 450 km’dir. Bu yolu ne kadar kısa sürede kat edeceğiniz size ve altınızdaki arabaya bağlıdır. Biz normal bir arabayla sık sık mola vererek gelmeyi tercih ettik diyebiliriz.”
BU ALBÜM YAPTIĞIMIZ EN İYİ ŞEY…
Çıkış parçanız “Dünyanın Sonuna Doğmuşum” un sözleriyle günümüz insanına göndermeler yapıyorsunuz. Sözler çok açık... Günümüzdeki tüketim alışkanlıkları aslında bu şarkı için bir araç. Asıl söylemek istediğimiz, hiçbirimizin yeteri kadar kendi kendimizle yüzleşmediği...
Yaşadığınız bir zaman karmaşası olduğundan söz ediyorsunuz. Bu “zaman karmaşası” tam olarak nedir? Zaman karmaşası değil aslında. Zamansızlık. Bizce bu albümün şarkıları hiç bir döneme ya da türe ait değil. Sanayi devriminden sonra ortaya çıkan Steampunk akımını bu albümü anlatırken bir araç olarak kullandık. Bu özellikle web sayfamızda kendini hissettiriyor. Albümün kapağı da yine belli bir zamana ait değilmiş gibi. Tabii bütün bunlar şarkılarımızın bize hissettirdikleri ile birlikte doğdu. “Şehr-i Hüzün” şarkısını yaparken hissettiklerimiz ile “Gecenin Ritmi”ni yaparken hissettiklerimiz çok ayrışmıyor aslında. Sevdiğimiz müzik türleri bir araya kendiliğinden geliyor çünkü. Hepsini aynı anda ve kendimizi zorlamadan yaşayıp duyabiliyoruz.  
“Şehr-i Hüzün”ün müzikal kariyerinize yansıması ne olacak? İlerdeki maNga müziğinin en sağlam temeli olacaktır bu albüm. Şu ana kadar yaptığımız en iyi şey diyebiliriz. Sadece müzikal olarak değil...
İNTERNET SEKTÖRÜ TEHDİT EDİYOR
Bir Kadın Çizeceksin” ile müzik dünyasına sağlam bir giriş yapmıştınız. Bu, üzerinize nasıl bir sorumluluk yükledi? Tek şarkılık bir grup olmadığımızı anlatabilmemiz gerekiyordu kalıcı olabilmek adına. Bunu da başardık diye düşünüyoruz.
Sektörde neler değişti? İnternetin daha da hızlı hale gelmesi dijital müzik sektörünü artık daha da belirgin bir gündem haline getirdi. Bununla birlikte daha fazla rock albümü görmek sevindirici.
Sizce dijital hayat ve getirdikleri müzik dünyası için bir tehdit mi? Doğru kullanılmazsa ki şu anda doğru kullanıldığını düşünmüyoruz, albüm satışları ve sektör açısından bir tehdit olduğu kesin. Fakat zamanla oturacağından ve herkese faydası olacağından şüphemiz yok. Sadece elde somut bir ürün tutma ve arşiv yaratma keyfini öldürmemesini ve bu alışkanlıkları da yeni nesil üzerinde yok etmemesini dileriz. Korsanla mücadele iyi yürütüldü fakat internet ortamındaki suçların önüne hala geçilmiyor. Youtube ile uğraşılmadan önce bunların yapılması gerekirdi. Bir ara internet üzerinden sanatçıları koruyucu bir vergilendirme sistemi yapılacağını duymuştuk. Madem şarkıları bedava indirmekten çok hoşlanıyor insanlar ilerde bu tarz sistemleri de kabul etmeleri gerekecek. Yaptırımdan hiç hoşlanmasak ta bazı konularda bazı insanlar ne yazık ki bundan anlıyorlar. İnternet yasalarının acilen gözden geçirilmesi ve uygulanması gerek.
maNga aynı zamanda ciddi bir fan kitlesine sahip bir grup… Dışarda canınızı ne sıkarsa sıksın evinize geldiğinizde bir rahatlama duygusu çöker ya üstünüze. İşte fan sitemize girip, onlarla çok sık olamasa da yazışabilmek bizi böyle hissettiriyor ve bize güç veriyor. Onlara da bu yüzden albümdeki –bize gönderdikleri seslerden yaptığımız- gizli parça ile teşekkür etmek istedik.
Yurt dışına yönelik çalışmalarınızın olduğunu biliyoruz. Evet. Üçüncü albümle birlikte veya belki de daha önce yurt dışı planları yapmaya başlayacağız. İlk adımı Japonya’da ilk albümümümüzü yayımlayarak ve California’daki Stanford Üniversitesi’nin müzik listelerine ilk sıralardan girerek attık diyebiliriz. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder