Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Ocak 2011 Cumartesi

Mustafa Erdoğan ile Anadolu Ateşi Üzerine


Akort Dergisi / Ocak-Şubat 2005
ANADOLU’YU DÜNYAYA TANITAN BİR DESTAN: ANADOLU ATEŞİ
“Anadolu Ateşi” dans gösterisi ülkemizde olduğu kadar dünyada da büyük bir başarı elde etti. Her yöreden derlenmiş yüzlerce halk dansı figürüyle destansı bir şekilde canlandıran “Anadolu  Ateşi” izleyenleri hayran bırakmaya devam ediyor.Bu başarı öyküsünün kafa karıştıran yanı ise; “Anadolu Ateşi”ne benzeyen ve hızla çoğalan dans gösterileri…
Anadolu..Binlerce yıllık mitolojik ve kültürel tarihin kaynağı, insanoğlunun meskeni..Binlerce yılın tarihi mozaiği ve kültürel zenginliği “Anadolu Ateşi”yle adeta can buluyor. Bu muhteşem dans gösterisi, Mezopotamya ve Anadolu’nun ateşle olduğu kadar barış ve özgürlükle özdeşleşen tarihinin bir kesiti..İyi ile kötünün, güzel ile çirkinin özgürlük ile köleliğin mücadelesinin verildiği bir destan..Dünyanın ayakta alkışladığı renkli bir görsel şölen..
Anadolu Ateşi, yıllar öncesine dayanan bir hayalin ürünü..Genel Sanat Yönetmenliğini Mustafa Erdoğan’ın  yaptığı bu özgün proje, 2001 Mayıs ayında eski adı “Sultans Of The Dance” olarak hayata geçirildi. 1999 yılında başlayan gösterinin hazırlıkları, 1000 kişi arasından seçilen 90 dansçının gece gündüz  demeden çalışmasıyla 1,5 senede tamamlandı.
Projenin mimarı 1965 Hakkari doğumlu Mustafa Erdoğan, ilkokuldan beri halk danslarıyla uğraşıyor. Hacettepe Üniversitesinde Felsefe, Gazi Üniversitesinde Kamu yönetimi tahsili görmesine rağmen halk dansları ile olan bağını koparmamış. Çalıştığı ve öğrenim gördüğü tüm okullarda halk dansları hocalığı yapmış ve yöre dansı üzerine gruplar hazırlamış. 1997 yılında Bilkent Üniversitende yapmış olduğu çalışma ise; Sultans Of The Dance’ın ilk adımları olmuş. Bir dönem gazetecilik de yapan Erdoğan’ın Anadolu Halk Dansları üzerine derleme ve koreolojik çalışmaları da bulunuyor.   
Mustafa Erdoğan’ın kardeşi Yılmaz Erdoğan ile birlikte hayal ettikleri bu gösteri, başlangıçta BKM bünyesinde gerçekleştirilmesi planlanmış, daha sonra Mydonose Showland’ın projeyi ilginç bulup, desteklemesiyle birlikte yön değiştirmiş ve ilk olarak  burada sahne almış.Önceleri Sultans Of The Dance ve Anadolu Ateşi isimleri birlikte kullanılırken, yapımcı firmaların birbirinden ayrılmasıyla ortaya çıkan marka problemi isim değişikliğine sebep olmuş..
Bu durum için Mustafa Erdoğan şunları söylüyor: “Sultans Of The Dance, hem oyunun ismi gibi hem de grubun ismi gibi anılıyordu. Ancak Anadolu Ateşi alt başlık olarak benim belirlediğim bu koreografinin adıydı. Bu iki isim kullanılıyordu. Birlikte çalıştığımız yapımcı firmalar ayrıldıktan sonra bir marka problemi yaşadık. Onlar Sultans Of The Dance markasını bizimle birlikte çalışırken kendi adlarına tescil ettirmişler ve aramızda davalık bir durum söz konusu oldu. Bizde Anadolu Ateşi olarak yolumuza devam ettik. Anadolu Ateşin’i bir marka olarak hem Türkiye’de hem de dünyada oturtmuş durumdayız.”
Ülkemizde ve tüm dünyada başarı kazanan topluluğun her geçen gün çoğalan benzerleri ise kafaları kurcalıyor. Sultans Of The Dance dağıldıktan sonra, ayrılan kişiler kendi gruplarını kurarak, hiçbir özgürlükleri olmadan, Anadolu Ateşi’ne olan benzerlikleriyle devam gibi sahne alıyorlar. “Hürrem Sultan”, “Magic You Ney”, “Night Of The Sultans” bunlardan birkaçını oluşturuyor.
“Dünyadaki bütün topluluklarda olduğu gibi bizden de ayrılanlar oldu. Bizim gönderdiklerimiz, disiplinimize uymayan ve aynı hayalleri paylaşmayan birçok insan oldu ve onlarla yollarımı ayırdık. Bazıları, ayrıldığımız firmanın  yan kuruluşlarına giderek bizden öğrendiklerini öğreterek, yeni ve taklit bazı gruplar yapmayı denediler. Böyle oluşturulan birkaç grup var zaten. Onlardan bizden ayrılan ya da atılanlardan oluşuyor.” diye konuşan Erdoğan, hepsinde bir Anadolu Ateşi çizgisi bulunduğunu ve birebir alıntılarla birlikte taklitten öteye gidemediklerini söylüyor ve şu vurgulamayı yapıyor: “Başka grupların çıkması olumlu bir gelişme ama kendi orijinal yaratımlarıyla ve Anadolu Ateşi’nin birikimine göz dikip zarar vermeden çıkarlarsa sahneye..Her mesleğin etik kuralları var. Meslek ahlakına sahip olsunlar.
İngiltere’de bin kişilik bir salonunda gösteri yapan bir grup kendini Anadolu Ateşi’nin devamı olarak lanse etmiş, “Türkiye’yi Eurovision’da biz temsil ettik.” demiş. Çin’de de aynısı yapan grup, Sultans Of  The Dance’ın yaratıcısı gibi lanse ediliyormuş. Grup ismi vermekten kaçınan Erdoğan, bu konudaki kaygılarını dile getiriyor: “Taklitler asıllarını yaşatır, dolaylı olarak reklamımız yapılıyor gibi bir beklenti ve çıkar hesabı yapmıyoruz. Bu durum bizi hiç etkilemiyor. Biz sadece onları gelecekleri konusundaki kaygılarımızla izliyoruz. Bizim geçtiğimiz yollardan geçmeleri gerekir. Uzun süre yaşayamazlar. Zaten bizim geçtiğimiz yollar ve birikimimiz üzerine basarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Kendi tarihi olmayan bir topluluğun geleceği de olmaz..”
Türkiye’de sahne almaya başladığı ilk 3 ayda 500 bin seyirci tarafından izlenmiş ve gösteri sanatları tarihinin gelmiş geçmiş tüm rekorlarını kırmış bir dans gösterisi Anadolu Ateşi. 2002 yılında başladığı dünya turnesiyle bugüne kadar temsil yapmış olan topluluk; Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre, İsrail, Çin, KKTC ve Japonya’da sahne alarak Anadolu’yu farklı bir pencereden dünyaya tanıttı. Anadolu Ateşi’nin elde ettiği bu başarı ise Mustafa Erdoğan’ı hiç şaşırtmamış: “Bu kadar başarılı olacağımızı tahmin edebiliyorduk. Yurtdışı konusunda hiçbir kaygım yoktu. Çok beğenileceğini biliyordum. Ama Türkiye’de bu kadar büyük ve olağanüstü bir ilgi uyandıracağını çok fazla tahmin etmemiştim.”
Anadolu Ateşi’yle yöresel halk danslarımız modern olarak işleyen Mustafa Erdoğan, bu durumu eleştirenlere şu yanıtı veriyor: “Türkiye’de halka dansları adına ne yaptılar ki, neyin hesabını soruyorlar. Başarılı olana saldırma güdüsüyle ve belli kıskançlıklarla bu saldırıyı yapıyorlar. Anlama kapasiteleri sınırlı olduğu için de bizim söylediğimizi anlamıyorlar. Biz halk danslarını modernize ediyoruz demedik ki..Böyle bir haddimiz olamaz. 5 bin yıllık dansı ben nasıl iki günde modernize edebilirim. Bunlar daha önce bazılarının yapıp denediği şeylerdir. Biz halk danslarının özünü koruyarak, yorumluyoruz. Bir dansın en otantik biçiminden hareketle kendi koreografimizi buradan esinlenerek yapıyoruz ve oyuna da başka bir sim veriyoruz. Orijinal olan yine korunuyor. Onu mutlaka sahne üzerinde bir defa gösteriyorum ben prensip olarak. Halk danslarına verdiğimiz bir zarar yok, olsa olsa itibar kazandırmışızdır. Yıprattıkları o alanı evrensel bir sanata dönüştürerek modern kurallara göre de işleyerek dünyaya taşıdım. Teşekkür etmeleri gerekir.”
Mustafa Erdoğan başkanlığında 10 hocadan oluşan Sanat kurulu, görev alacak dansçıları belirliyor. Çünkü Anadolu Ateşi’nin kadrosu sürekli yenileniyor. Bale, modern dans, oryantal, halk dansları, ritim müzik gibi branşların hocaları kendi alanlarıyla ilgili notlarını verdikten sonra kurul,i dansçının topluluğa katılıp katılamayacağına karar veriyor. Aradıkları ortak özellikler ise; fiziki uygunluk, ritim kulağı,  müzik duygusu, bedensel olarak herhangi bir sınırlamasının olmaması ve ağır çalışma koşullarına uygun olması.Bu konuda ise şöyle konuşuyor Erdoğan: “Topluluğa aldıktan sonra bir aylık bir gözleme süresinde oluyoruz, çalışmalardaki performansı ve çevresiyle olan ilişkilerini de takip ediyoruz. Uyumlu olmaları gerekiyor. Çünkü bir turneye gidiyoruz, üç ay hepimiz aynı mekanda kalıyoruz..”




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder