Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Ocak 2011 Salı

MUSTAFA CECELİ


Akort Dergisi Kasım-Aralık/2009

Son dönemin başarılı müzisyenlerinden Mustafa Ceceli:
                                    “SESİMİ BİR ENSTRÜMAN OLARAK GÖRÜYORUM…”

Müzik dünyasının hacı lakaplı aranjörü Mustafa Ceceli’nin adını son yıllarda çok sık duyar olduk. Piyasada hit olan birçok şarkının düzenlenmesinde Ceceli’nin imzası bulunuyor. Yaptığı başarılı aranjelerin yanı sıra Enbe orkestrasıyla birlikte seslendirdiği “Unutamam” adlı şarkıdaki performansıyla yorumculuğunu keşfeden ve büyük beğeni kazanan başarılı müzisyen, yıllardır içinde olduğu müziğin mutfağından çıktı ve kendi şarkılarını söyleyemeye başladı. Albüm öncesi yayınladığı “Limon Çiçekleri” adlı single çalışmasıyla Nilesen Music Control’un(dünyanın 18 ülkesinde 700’ün üzerinde radyo ve televizyon yayını takip ederek top listeleri belirleyen servis) verilerine göre birinci sıraya yükselen genç müzisyen, aynı başarıyı Sezen Aksu ile birlikte hazırladığı albüm çalışmasıyla yakalamayı planlıyor. Albüm yapıyor olmasının bundan sonra sadece şarkı söyleyeceği anlamına gelmediğinin altını çizen Ceceli, mesleği aranjörlüğe de devam edecek.  Yeni albüm vesilesiyle buluştuğumuz başarılı müzisyenle; Sezen Aksu’yla tanışmasından, yorumculuğuna; aranjörlüğünden, popüler müziğe uzanan bir sohbet gerçekleştirdik… 

Yıllarca işin mutfağındaydınız şimdi ise kendi şarkılarınızı söylüyorsunuz. Nasıl bir duygu? Gerçekten çok heyecan verici. Stüdyoda; hep kontrol odasındayken, kayıt odasına geçmek ve sahnede de piyanon başından öne geçmek hiç kolay olmadı. Kendi şarkılarımı düzenlemek bile o kadar zor oldu ki.

Yaptığınız başarılı aranjelerle müzik dünyasında kısa sürede adınızı duyurdunuz. Bunun yanı sıra; gitar, piyano ve keman çalıyorsunuz. Peki, yorumculuğunuzu nasıl keşfettiniz? Müzik bir tutku olarak çocukluğumdan beri bana beslenme kaynağı oldu ve profesyonel olarak müzik piyasasına adım attığım zaman da içimdeki o amatör tutkunun kalmasına gayret ettim halen de ediyorum. Enstrümanlara olan yatkınlığımı ailem çok küçük yaşlarda farkederek beni teşvik etmişlerdi. Ancak şarkı söylemeye olan yatkınlığımı birkaç sene öncesine kadar ben bile farkında değildim ta ki “Unutamam”ı stüdyoya girip söyleyene kadar.  Zaten sesimi de bir enstrüman olarak görüyorum. Belki de kullanması en zor enstrüman. Şu anda da yorumcu olabilmek için gayret gösteriyorum daha da yolum var.

Bu yoldaki hedefiniz nedir? Hedefim her zaman başladığımı en iyi şekilde devam ettirmek ve bütün keşfedilmesi gereken alanlarına ulaşmaktır. Bu konuda ulaşmak istediğim nokta, iyi bir yorumcu olabilmek ve pek çok albümle müziksevelerle buluşabilmek.

“SEZEN AKSU MÜZİĞE BAKIŞ AÇIMI DEĞİŞTİRDİ”
 İlk albümünü 2005’ten bu yana beraber çalıştığı Sezen Aksu ile birlikte hazırlayan Ceceli’nin albümünde 14 şarkı bulunuyor. Romantik şarkılarla birlikte orta tempolu ve hareketli birkaç şarkının da yer aldığı albümde; Sezen Aksu’nun yanı sıra; Mehmet Teoman, Vedat Sakman, Soner Sarıkabadayı, Gülşah Tütüncü, Burcu Tatlıses ve Gökhan Malik Şahin’in şarkıları bulunuyor. Albüm kayıtlarını dB Music ve Mod Yapım stüdyolarında gerçekleştiren başarılı müzisyen;  kayıt ve mixler için analog platform(2-inch Reel ve Merlin Mixer) ve digital platformun (ProtTools ve Logic Pro) bir kombinasyonunu tercih etmiş. Düzenlemelerin çoğu da kendisine ait. Ayrıca albümde; Aytuğ Yargıç ve kardeşi Sinan Ceceli’nin de düzenlemeleri bulunuyor.
Sezen Aksu’nun müzik yaşamında önemli bir yeri olduğunu ifade eden Ceceli, müziğe bakış açısının çok değiştiğini söylüyor: “Kollektif çalışmanın verimi artırdığını ve günü yakalayabilmek için geçmiş tüm müzik tarzlarını da çok iyi bilmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim ve her gün kendisinden yeni şeyler öğrenmeye de devam ediyorum.”

“ARANJÖRLÜK  EN KEYİF ALDIĞIM İŞ…”
Düzenlemesini gerçekleştirdiğiniz birçok şarkı hit oldu. Nasıl yakaladınız bu başarıyı? Başarı aslında dinleyicilerimizin ve müzik camiasının takdir ile oldu. Sadece içimden geldiği ve doğru olduğuna inandığım şekilde şarkıları yapıyorum. Asla yorumlara, fikirlere kapalı olmuyorum. Gerek bestecinin, gerekse yorumcunun fikirlerini ve hayallerindekini de dinliyorum..Dünyada müzik beğenisi, sound, şarkı anlayışı değişiyor ve bu bizi de etkiliyor elbette. İnternetin yaygınlaşması ve erişiminin her geçen gün kolaylaşması dinleyicilerimizin beğeni çıtasını da çok yükseğe çekiyor. Aranjör olarak; hem teorik müziği, hem teknolojik gelişmeleri (yeni program yazılımları, sound design ve hardware ekipmanları) takip ediyorum. En önemlisi hiçbir müzik tarzını ayırmıyorum. Düzenlemesini yaptığım; “Çakkıdı” ile R&B ve minimal motiflerin bir karmasını, “İkili Delilik” BossaNova ve Türk enstrümanlarının bir birlikteliğini, “İzmir’in Kızları” şarkısında ise; tam bir alaturka tadını yakalamaya çalıştım. Her zaman hayalimde canlanan müziği oluşturmaya ve şarkının duygusuyla birlikte notalara, sonra da dinlediğimiz şarkı formuna getirmeye çalışıyorum.

Peki, popüler müzik dünyasında yapılanlar ne kadar başarılı? Gerçekten çok güzel çalışmalar ortaya çıkıyor. Ancak daha çok sound’a yönelik  çalışmalar oluyor ve müzikal doygunluk tam olarak sağlanamayabiliyor. Yeni nesilde; Yalın, Sıla, Emre Aydın beğendiğim isimler arasında.  Tarzların çok keskin çizgilerle belirlenmediği bir sektörümüz var. Dünyada olduğu gibi pop, rock, electronik müzik gibi ayıramıyoruz. Belki daha cesur olmak lazım ve inandığınız müziği yapmanız gerekiyor.

“ONNO TUNÇ’U TANIMIŞ OLMAK İSTERDİM..”
 “Hayal ettiğim her şeyi, Onno Tunç gerçekleştirmiş zamanında” diyorsunuz. Nedir sizdeki etkisi? Onno Tunç, bana göre Türk müzik piyasasında yaşamış en büyük müzisyen. Gerek teorik bilgisi, gerek o günün teknolojisini sonuna kadar kullanan yenilikçi bakışı bunların göstergesi. Klasik müzik, Jazz ve Türk müziğini o kadar keyifli işlemiş ki düzenlemelerinde, bestelerinde. Her an arayış içerisinde olmuş. Evet, bize keşfedecek fazla birşey bırakmamış. Her şarkısı bir etüt niteliğinde benim için.  Yaylıları kullanma biçimi, bas hatları, armonizasyonu ve ritmik çözümlemeleri kusursuz. Tanıyabilmiş olmayı çok isterdim.
Ondan sonra müziğin çok gerilediğini ve bahsettiğim niteliklerde bir arayışın pek kalmadığını görüyorum. Sound ve teknolojik olarak çok ileri gidildiği bir gerçek. Çok iyi aranjörler de yetişti ama müziğin içinde daha az olduğu ve kullan-at mantığında ömrü az olan şarkıların sayısında arttış olduğunu görüyoruz. Ama o ruhun mutlaka geri döneceğini eminim. Dinleyicilerimizde artık daha çok müzik duymak istiyorlar.

Yorumculuğa ağırlık vermenizle birlikte diğer sanatçılarla olan çalışmalarınız sürecek mi? Evet. Aranjörlük benim hep hayal ettiğim ve en çok keyif aldığım iş. Nasıl ki albümü olan isimler farklı sanatçılara bestelerini veriyorsa bende düzenlemeleri yapmaya devam edeceğim. Asla bir meslek değişikliği değil.

Müzik kariyerinizde başka ne gibi projelerde yer almak istiyorsunuz?  Albüm yanı sıra film müziği yapmak istiyorum. Yaratıcılık ve hayal gücünüzü bir görüntüyle birleştirmek muazzam bir duygu. Ayrıca daha butik bir takım projeler üreterek sektöre bazı alternatifler sunmak istiyorum. Elbette bu uzun vadede gerçekleştirmek istediğim bir durum.
Her sanatçının arzuladığı gibi dünya pazarında bir şeyler başarabilmeyi çok isterim ancak bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.  Öncelikli olarak, dinleyicilerimize güzel müzik sunabilmek ve onların bugün şarkılarıma olan beğenilerini sürekli kılabilmek en büyük hedefim.



.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder