Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Ocak 2011 Cuma

MÜZİK SUSMAZ

15 Mart 2009 tarihli Sabah Gazetesi Günaydın ilavesinde araştırmama yer verilmiştir. 

Akort Dergisi Mart-Nisan /2009
YORUMCU SANATÇILARIMIZ DİYORKİ; 
“SEKTÖR ÇÖKSE DE MÜZİK SUSMAZ…”
AKORT Dergisinin Ocak sayısında 2008 yılı istatistik verilerine göre Türkiye’deki müzik sektörünün çöküş resmi çizilmişti. Ciroyu belirlemek adına MÜ-YAP Başkanı Bülent Forta’nın açıklaması yeterliydi. 2008 yılında alınan bandrol sayısı 15 milyon gözükürken, MÜ-YAP üyesi yapımcıların CD satışları tamı tamına 6 milyondu. Bir başka ifadeyle müzik albümü satışları son 4 yılda %50 oranında erimiştir. Fiziki korsanlığın ardından yaşanan internet korsanlığı müziğin dinlenirlik modelini internete bağlamış; sonuçta yapımcısıyla, stüdyocusuyla, baskıcısıyla, söz yazarı ve bestecisiyle müzik hayatı iflasa uğramış, üretenler yoksun kalmıştır.
Ya şarkıcılar, onlar ne durumda? Aynı geminin yolcuları olarak popülaritesi olan şarkıcılarımızda mağdur ve moralsiz. Dergimiz AKORT, bu kez MÜYORBİR üyesi ünlü yorumcularımızın “çöken müzik sektörü” konusundaki görüşlerine başvurdu. Hemen hemen hepsi sorunlara aynı yönde yaklaşırken, “müziğin susmayacağı” doğrultusunda buluşuyorlardı. İşte görüşler ve sorunların iyileştirilmesine yönelik ilginç öneriler…
SERDAR ORTAÇ: “ALBÜM YAPAMAZ HALE GELDİK”
1990'lı yıllar da Coşkun Sabah albümleri 2.500.000 adet satış yapıyordu. 1994'de  “Karabiberim” albümü ” 1.500. 000 adet ve bunun yanı sıra, Tarkan ve benzeri albümler de satışlarda milyon rakamlara ulaşarak,  pop müziğinin bugünlere kadar olan macerasını başlatmıştı. Bugün, en çok satan albümlerin aldığı ödüller 300.000 adet rakamı aşan cd’lere verilmekte. Sektördeki, 100.000 TL’lik video klip bütçeleri, 250.000 TL'lik albüm maliyetleri, 50 USD' lık stüdyo kiraları sayesinde, albümler yapılamaz hale geldiler. Boş cd’lerin 1 TL olduğu  ve buna karşılık içinde 16 şarkı bulunan dolu cd' lerin 10 TL’ ye satıldığı bir ortamda, tüketici şuna karar verdi : " bir boş cd alır ve istediğim şarkıları internetten indirir, evimde boş bir cd' ye  basar ve arabamda dinlerim." Sadece arşivlik albümlerin satılma şansı olduğu bu dönemde, sektörün alması gereken önlemler şunlardır: 1- İnternet sağlayıcı şirketin acilen, Mp3 indirilen sitelerin tümüne, kendi kurduğu bilirkişi heyetlerinin kararı ile erişim yasağı koydurması. 2- Boş cd’lerin satış rakamlarının, dolu cd’lerin yarısına yükseltilmesi.3- Turizm ve Kültür Bakanlığının birbirinden ayrılarak, tek başına bir Kültür Bakanlığının kurulması ve bu Bakanlık içerisinde sadece 5846 sayılı yasanın tüm vasıflarını idare ve kontrol edecek bir heyet kurulması. 4- Tüm Meslek Birliklerinin tek ve büyük bir çatı altında toplanmasının güçlüklerini düşünmek yerine; bu birliklere üye, eser sahiplerinin ortak karar alması ve kendilerine tek bir meslek birliği seçmesi, böylelikle seçilmeyen ve üye sayısı düşen birliklerin atıl hale gelmesi…
EMRE ALTUĞ: “EĞLENCE SEKTÖRÜ BİTTİ”
Korsanla başlayan ve mp3 ile devam eden müzikal krize bir de ekonomik kriz eklenince müzik sektörünün iyiden iyiye aldığı darbe de böylelikle katlanmış oldu. Biz yorumcular bireysel çabalarımızın yanı sıra çeşitli derneklerin de çabaları ve çalışmaları sürmesine karşın toplumun bilinçlenmesinin önemine inanıyorum. Küresel kriz sadece finans ve ticaret sektörünü değil eğlence sektörüne de derinden etkiledi. Broadway de kapalı gişe oynayan müzikaller bitiyor, tiyatrolar kapanıyor ve çok tatsız haberlerle sarsılıyoruz. Türkiye'ye indirgediğimizde de durum çok daha melankolik bir havada izlenir durumda. Her ne kadar defalarca katıldığımız TV programlarında, gazete röportajlarında korsan ve mp3'ün olumsuz etkilerinden bahsetsek de, ortadaki sorunun bireylerin bilinçli hale gelmesiyle çözüleceğini düşünüyorum. Çünkü katıldığımız programlarda izleyici olan pek çok kişi bile “en son ne zaman albüm aldınız” sorusuna bir suç olmasına rağmen “almıyoruz ki, indiriyoruz” diye cevaplandırabiliyor. Bu durum da yapılan hareketin bir suç olmasına rağmen, farkında olunmadığını gösteren acı bir sonucu ortaya koyuyor. Bu noktada biz sanatçıların bireysel çabalarının yanı sıra çeşitli derneklerin sonucu etkili bir takım adımlar atması gerektiğini düşünüyor ve atılacak her çözüme yönelik hareketi destekliyorum
FUNDA ARAR: “SANATÇILAR ALDIKLARI ÜCRETTEN FEDAKARLIK EDİYORLAR”
Müzik sektörü aslında uzun zamandır krizde. Albüm satışları neredeyse yok denecek kadar az. Bestecilerinde maalesef şevki kırıldı. Eskisi kadar hit şarkılar bile üretilemiyor. Ekonomik kriz dönemlerinde insanlar ilk önce lükse giren eğlencesinden kısar, bunun içinde müzik de var tabi. Bu sebepten sanatçılar aldığı ücretlerden fedakarlık yapmak zorunda kalmış olabilirler.
SILA GENÇOĞLU: “ ‘ÇOK MÜZİKLİ AMA HİÇ MÜZİKLİ’ BİR DÖNEMDEYİZ”
Tarih boyunca birçok dönemden geçtiğimizi göz önünde bulundurursak ama iyi ama kötü yaşanan her aşamanın yeni bir sabaha uyandırdığını düşünüyorum. İstikrarlı ve doğru yapılan her işin olması gerekeni yakalayacağına inanan biri olarak bu 'çok müzikli ama hiç müzikli' dönem beni korkutmuyor. Gelip geçici bir fasıl olduğunu varsayarak bütün müzisyen arkadaşlarımın da daha cesur ve dirençli olmalarını diliyorum. Tüm dünyayı saran ekonomik krizin de etkisiyle ağırlaşan sektörümüzün de zaman içinde ferahlayacağına içten inanarak, hiç bir şekilde üretimimizi ve enerjimizi eksiltmemeye gayret göstermeliyiz. Moral bozukluğuyla çalışılan projede  verim almak güçleşir ve gitgide çekilmez bir hal alır boşluklar. Başta sözünü ettiğim mevzunun cevabıyla da örtüşen bu fikirlerin kısa zamanda yerini bulmasını candan temenni ediyorum.
ASLI GÜNGÖR :  “FARKLI OLANLAR AYAKTA KALABİLCEK ”
Konuyu Müzikoloji eğitimi almış bir sanatçı olarak, birçok yönden değerlendirmek isterim. Sektörün bütün ayakları birbiri ile etkileşim halindedir. Müzik sektöründe süregelen niteliksel krizin ve ekonomik krizin yapımcılara /dinleyicilere olan etkilerinin sanatçıya yansımalarını değerlendirmek lazım.  Albüm satışlarının geçmiş yıllara göre düşük olmasını çok fazla dramatize etmemek gerek; sonuçta tüketim dijital platformda artarak devam ediyor. Fakat buradan kazanılan teliflerin sanatçıları da yapımcıları da mutlu etmediği bir gerçek.  Mali krizden dolayı yapımcı şirketlerin gelir  / gider dengesinin bozulması, uzun süredir yapılan albümleri ve mevcut projeleri etkiliyor. Kaliteli, maliyeti yüksek işler yerine daha az maliyetli olanlara yöneliyorlar. Çoğu firma bir albümün tüm maliyetini karşılayamayacak hale geldi. Sanatçılar albüm maliyetlerini kendileri karşılamaya daha çok yönelecekler.  Sadece yorumcu olanlar için bu iş oldukça masraflı. Öte yandan, ekonomik kriz en çok konser faaliyetlerinde kendini gösteriyor. Biletli konser yapmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Sanatçıların en ciddi para kaynağı festivaller haline geldi. Bir de söz- müzik yapabilenler şarkı satışından/telifinden kazanmaktalar. Albüm yapmış sanatçı sayısının artması da sektörde sadece farklı olanların ayakta kalabileceği anlamına geliyor. Yıllardır piyasada olan ve tarzını oturtmuş isimler bile farklı olma çabasındalar… Sonuç olarak; uzun süredir var olan niteliksel krize ekonomik krizin eklenmesiyle müzik sektörü bir geçiş dönemi yaşıyor. Bu, dijital korsanlıkla başlayan bir geçiş dönemidir: Bazı taşların yerine oturacağı, dinleyicilerin de, yapımcıların da çok daha seçici davranmaya yöneleceği, daha kaliteli işlerin ve kaliteli işler yapan sanatçı ve yapımcıların ayakta kalacağı bir dönemdir. Bunları da ekonomik krizin artıları olarak değerlendirebiliriz. Çünkü yetenekli, başarılı, eğitimli ve en önemlisi işine saygı duyan pek çok müzisyen var ülkemizde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder