Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Şubat 2011 Perşembe

İZZET ALTINMEŞE


                                             
“TÜRKÜYÜ YAŞAYANLAR AZALDI….”
Türk Halk müziğinin yaşadığı sorunların nedenlerini nasıl açıklıyorsunuz? Devletin ve hükümetin türkülere sahip çıkmadığını düşüyorum. Ben ve benim gibi Türk Halk Müziğine emek vermiş sanatçılar olarak ömrümüz vefa ettikçe bu hizmete devam edeceğiz ama yeterli değil. Öncelikle devlet politikası olması gerekiyor. Devletin kültür politikasına baktığımızda, hiçbir hükümetin kültür politikasına ayrılmış bir yatırım olmamıştır. Türk Halk Müziğinde rahmetli Sarısözen döneminde TRT’de ne yapılmışsa günümüze kadar gelmiştir. O zamanki değerli ustalarımızın atmış olduğu temellerle bugüne kadar geldi. TRT de yakında bitecek. Her şey özelleştiriliyor. Ama kültür özelleştiremezsiniz ki… Doğumunuzdan ölümünüze kadar yaşam tarzınızdır. Türkülerimiz de öyle. Bunları güçlendirmemiz ve gündemde tutmamız gerekiyor. Batı bizi bizden aldı. Bizi biz yapan öğelerin başında kültürümüz, türkülerimiz, ezgilerimiz, yemeklerimiz, ağıtlarımız geliyor. Maalesef bunlar bizden alındı. Bu durumda da biz olmaktan çıkarız ve istedikleri şekilde de kullanırlar.
Halk Müziği TV ve radyolardan halka ulaşabiliyor mu? TRT dışındaki ulusal kanallarda birkaç tanesinde THM bulursunuz.  TRT devlet kanalı olmasına rağmen özel kanallar gibi reyting kaygısı taşıyor. Maalesef üzülerek ayrıldım. Ben ve benim gibi çok değerli sanatçı arkadaşlarımın bilgi birikiminden TRT’nin istifade etmesi lazım. Ama maalesef küstürülmüş durumdalar. Tiyatroda da aynısı oldu, sanatçıları emekli ettiler.
Günümüzde içerik, yorum ve icrada ne gibi değişikliklerden söz edebiliriz? Teknik gelişti, zaman zaman bizlerde faydalanıyoruz. Çağdaş müzik tarzı neyse ona yönelmeli ama özünden asla ödün vermemeli. Eğer Batının enstrümanlarından yararlanacaksak, üst yapıda tamamen bizim Halk Ezgilerimiz, alt yapıda Batı armonileri.. Asla karşı olmadım hatta yararlı olduğuna da inanıyorum. Evrensel boyutta düşündüğümüzde bunların yapılmasında yarar vardır. Dünle bugün arasında rahmetli hocalarımızdan Nida hanım şöyle derdi: “Türkü okunmaz, türkü yaşanır.” Geçmişte yaşanıyordu, bugünde yaşayanlar var ama baktığınızda 10 parmağı geçmez. Günümüzde; türküyü yaşayanlar, türküyü okuyanlar, türküyü okumaya çalışanlar ve türküyü yozlaştıranlar var.
Peki, ne ölçüde dinleniyor? Türküler, doğumdan ölüme kadar insan hayatında vardır. Türkü yoldaştır, arkadaştır, anadır, babadır, nefestir. Türküleri, türkü gibi okumak ve dinlemek lazım. Bu şekilde olduğunda zaten vazgeçmek mümkün değil. Ama bu ezgilerden yoksun kalırsanız, şekli değişebilir. Beşikten mezara kadar Türk Halk Müziği dinlemiş, dinleniyor ve dinlenecektir.  Ne zamanki anne yavrusuna ninesinden öğrenmiş olduğu ağıtları, türküleri ne zamanki belleğinden silip, batı motiflerinden okumaya başlarsa, o zaman türkülerimiz unutulmaya yüz tutar. Türkülerin tamamen yok olması için bir ulusun yok olması lazım bu da mümkün olmayacağı için zaman zaman batışlar, çıkışlar olacaktır.
TÜRKÜ VE TÜRKÜCÜYE ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPILIYOR
Gençler; doğru bildiklerini, doğru inandıklarını yansıtmaya çalışıyorlar. Doğru yapmaları için, doğruları göstermeniz lazım. Ama yine de kutluyorum, çünkü hiç olmazsa türkü okuyorlar. Ama yanlış, ama doğru. Onlarda bir sorun bulmuyorum. Onlara gerçek anlamda yön vermeyen bizi yönetenlere sorun düşüyor. Benim ve benim gibi gerçek sanatçılarımıza görev vermiş olup, buyurun size meydan deseler seve seve yaparız. Bir atasözü vardır: “At olur, meydan olmaz; meydan olur at olmaz” diye. İyi kötü atımız var ama meydan yok. Gençlerin yeterli olmaları için öncelikle gençleri özendirmeniz gerekiyor. Gençlere hedef göstermeniz lazım. Hedef olarak, batı kültürünü bilinçaltına yerleştiriyorlar. Böyle olunca, gençler türküye heveslenmiyorlar.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder