Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Şubat 2011 Perşembe

GRİPİN


Akort Dergisi Mart-Nisan 2010

ŞİFA ARAYANLAR İÇİN GRİPİN


Vatani görevleri nedeniyle bir süredir müzik dünyasından uzak kalan Rock müziğin başarılı grubu Gripin, İstanbul’a dönüşünün ardından yeni albüm için kolları sıvamıştı. Son çalışmalarını ve geçirdikleri bu dönemi konuşmak üzere bir araya geldiğimiz grup, kendi işlerini bıraktıklarına ve artık hayatlarında sadece müzik olacağına vurgu yapıyor: 20 yıl sonra 'Keşke' dememek için yaptık bunu. Çok şanslıyız ve bu şansın farkındayız. Sevdiği, aşık olduğu işi yapan çok fazla insan yok. Hele ki bir de insanların ruhuna çok hızlı ulaşan ve insan hayatına direk etki eden böyle bir başka iş de yok. İş demek dahi bizi üzüyor, öyle söyleyelim.” diyor ve ekliyorlar: “Her albüm bir sonraki albüm için farklı sorumluluklar yüklüyor insana. 2010 yılından beklentimiz ise nefes almak... Bu ülke yorgun, biraz nefes alsın, yüzü gülsün, güneş açsın bu ülkeye…”

 Askerlik ve yeni kararlar derken, önemli bir dönemi geride bıraktı Gripin üyeleri… Onlara göre hissettikleri bu zaman yaşanandan çok daha fazla: “Bu dönemde ciddi kararlar aldık. İlk olarak askerlik kararı aldık ve grubun 3 üyesi olarak askere gittik. 6 aylık aranın ardından İstanbul'a döndüğümüzde bu kararlara devam ettik. Uzun bir süre sadece müzik ile ilgilenmeye ve diğer alanlardaki çalışmalarımızı bırakmaya karar verdik. Bu da ciddi bir seçimdi. Türkiye'de grup müziği yapmak ve maddi açıdan bir gelecek oluşturmak kolay gerçekleştirilebilir bir hedef değil.  Bu kararın ardından Evren (Gülçığ) ile konuştuk. Ona düşüncelerimizi açtık. O da işlerinin yoğunluğu sebebi ile bizim verebileceğimiz mesaiyi veremeyeceğini ve bundan rahatsız olacağını söyleyerek grubun sahnesinden ayrıldı. Ancak gruptaki ağabeylik görevlerine her zaman devam ediyor”.
Askerlik süresince, en büyük özlemleri aileleri, sevdikleri ve İstanbul olmuş. “Buradayken atıp tutmak kolay ama uzaktayken daha başka bu şehir…” diyorlar. Müzik şirketlerini de değiştiren grup, tüm bu karar ve görüşmelerin uzun mesailerini aldığını söylüyor:  Tüm bu karar sürecinin ardından albüme yoğunlaşabildik. Ve Temmuz ayından beri sürdürdüğümüz albüm çalışmalarını hızlandırdık.”  Bu albümlerinde de yine içlerinden geldiği gibi belki biraz daha sakin ya da olgun duygulara sahip bir albüm ortaya çıkardığını söylüyorlar:  Yine gitmeler, gelmeler, özlem.. Askerlik ertesi olduğu için olabilir belki bu sefer…”


Müzik hayatınızda birçok şeyin plan dahilinde değil de, kendiliğinden oluştuğunu söylüyorsunuz. Son çalışmanızda bu şekilde gelişen değişiklikler var mı? Galiba, ipleri biraz daha ele aldık çünkü bir yerden sonra o güç ile birlikte çalışmak, sağlam basmak gerekiyor.

Aranızdaki müzik dayanışması, şarkıların ortaya çıkmasını nasıl etkiliyor?
Grup olmanın avantajlarını kullanmaya çalışıyoruz. Her birimizin sorumlulukları var. Voltron gibi diyebiliriz. Murat ve Arda'dan gelen akorların altyapıları yine Arda ve İlker tarafından hazırlanıyor. Tabii bu aşamalarda hepimiz yorumlarımız ile yönlendirmeler yapıyoruz. Daha sonra parçanın vokal melodileri hazırlanıyor ve hayat içerisinde yazım süreci hiç bitmeyen sözler işleniyor. Kendi stüdyomuzda yapılan bu ilke beste ve düzenleme çalışmalarının ardından demolar kayıt stüdyosuna, Haluk Kurosman ve Aziz Berk Ertem'in ellerine bırakılıyor. Burada takım 6 kişi oluyor ve kayıt süreci başlıyor. Kayıt sürecinde de parçalarda ciddi değişiklikler yapılabiliyor.

Cover ve düet şarkılara mutlaka yer veriyorsunuz tüm çalışmalarınızda ve çok seviliyor. Nedir sebebi sizce? Biz albümümüzde renkler olsun istiyoruz. Düetlerin sebebi bunlar. “Cover”larımız biraz tesadüf oldu. Ancak o güzel şarkıları yeni nesillerin de tatması gerekiyor diye düşünüyoruz. Albümde Nilüfer yorumuyla tanıdığımız bir Adnan Ergil bestesi olan “Yolcu Yolunda Gerek” parçası yer alıyor.

Sahne çalışmalarına ağırlık veren bir grup olarak, canlı performansların müziğinize ne gibi katkıları oldu? Bu yolun başından bugün geldiğimiz noktasına kadar gelmemizde en büyük etken sahnedir. Hem bir motivasyon aracı hem de binlerce hoca karşısında sınav verdiğiniz bir okuldur bize sorarsanız sahne.

Peki bir Rock müzik analizi alabilir miyiz sizden?
İşte bu çok zor. Birincisi bu işin gurmesi olabilmek için yiyecek daha çok fırın ekmek var. İkincisi müziğin bölümlendirilmesine olan inancımızı da kaybettik diyebiliriz. Yani rock dediğimiz müzik ile pop, rap, disko müzikleri birbirine karışmış durumdalar.'Sınırlar yıkılsın' dediğimiz bir dünyada daha güzel ne olabilir ki. Biz bu yüzden müziği ikiye ayırmaya çalışıyoruz. İyi müzik ve kötü müzik…

TELİF BİLİNCİNİN OLUŞMASI HAYALDEN ÖTEYE GEÇEBİLİR

Albüm yapmak artık çok güçleşti… İnternetin müzik yaşamına olumsuz etkileri mevcut… Nasıl etkiliyor sizi? Kesinlikle öyle. Ama internetin faydalı yanları da var. 'Ulaşamam' dediğiniz hiç kimse kalmıyor. İnsanlar size, siz insanlara ulaşabiliyorsunuz. Bizim başlangıç amacımız buydu ve bu konuda bize yardım ediyor internet. Lakin plak şirketleri için durum çok karanlık. Albüm açısından bakıldığında da müzik yapan insanı etkileyebiliyor. Diyelim ki elimizde 12-13 şarkı var. '10 şarkı kafi gelir, fazlasını albüme koymayalım nasılsa insanlar kolay ulaşıyor ve kolay eskitip harcıyorlar.' diyebiliyorsunuz.

Bazı grup ve sanatçılar yasal olmayan müzik indirmeyi önlemek için alternatif  çalışmalarda bulunuyor. Farklı satış stratejileri izliyor, sizce başarılı olunuyor mu bu şekilde? Elbette herkesin yolu kendi yoludur. Ve yeni yollar denemek kimseye zarar getirmez aksine belki de yeni yolar açar. Biz de yabancı mp3ler indirmişsinizdir, bunu inkar etmek olmaz ama işin içine girdikten ve emeği gördükten sonra anlıyorsunuz durumun ciddiyetini. Hem artık hızlı bağlantılar sayesinde indirmeden ve yasal yollardan müzik dinlemek mümkün.

Telif bilincini yerleştirmek adına yapılaması gerekenler sizce neler? Bize göre; ilk etapta markaların, büyük markaların desteği ve ürün üzerinden yasal portallara yönlendirme yapmaları. Bir ürünün ambalajından biriktirene X hediye yerine, yasal platformlardan şarkı indirme hakkı verilebilir. Bunun bir alışkanlık yaratması, yasalarla ve ahlak bilinci ile birleşmesi hayalden öteye geçebilir.

Sektörün önde gelenleri ve Meslek birliğimiz MÜYORBİR’in de içinde bulunduğu diğer meslek birliklerinin müzik dünyası adına yaptıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekten çalışıyor ve çaba gösteriyorlar. Bu çabaların karşılığını da alıyoruz. Mekanlardan alınan teliflerde çok ciddi ilerlemeler var. Bunu maddi olarak görebiliyoruz. Özellikle son 3 -4 yılda durum telif hakları açısından iyiye gidiyor.


GENİŞ AİLEYİ ÇOK SEVDİK
Kısa sürede çok beğenilen diziler arasına giren “Geniş Aile” nin jenerik müziği Gripin’e ait. Böyle sevilen bir projenin içinde bulunmaktan dolayı da mutlular: “Geniş Aile dizisi için teklif geldiğinde bir mahalle komedisine müzik yapma fikri bugüne kadar hüzünlü şarkılar yapan bizler için sıkıntı doğurabilecek gibi görünüyordu. Yine bir Rüştü Demirci parçası yorumlayıp elimizden geleni yapmaya çalıştık. Öte yandan dizi çok sevildi. Biz de çok sevdik. İzlerken bir kahkahayı bitiremeden bir kahkaha daha atıyorsunuz. Cevahir, Mürsel, Ulvi, Bilal nefis karakterler, senaristleri ve tabii tüm ekibi yürekten kutlamak ve projenin bir parçası olduğumuzdan dolayı onlara teşekkür etmek gerek.”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder